Rahim kanseri nasıl tedavi edilmelidir?
Rahim kanseri
(endometrium kanseri) Türkiye ve gelişmiş ülkelerde en sık görülen kadın genital
kanseridir. Genelde 60-70 yaşlar arası en sık görülürken vakaların neredeyse %
5’i (her 20 rahim kanserinden biri) 40 yaş altı kadınlarda görülmektedir. Bu
nedenle genç kadınlarda da tedaviye rağmen inatçı olarak devam eden adet düzensizlikleri
ve uzamış adet kanamalarımda mutlaka rahim iyi şekilde değerlendirilerek altta
yatan muhtemel bir rahim kanseri ekarte edilmelidir. Rahim kanseri risk
faktörleri arasında en önemlileri obezite, şeker ve tansiyon hastalığı gibi
durumlardır. Bu nedenle hem rahim kanserinde korunmada hem de bu tanıyı almış
kadınlarda kilo verme, egzersiz, şeker ve tansiyon hastalıklarının kontrol altına
alınması ve doğru tedavi gibi hayat tarzı değişiklikleri önem kazanmaktadır.
Rahim kanserinin, rahim iç duvar kanseri (endometrial kanser), rahim kanseri
(uterin sarkomlar) gibi bir çok alt tipi mevcuttur. Bu tipler de kendi
içlerinde iyi başkalaşmış (grade 1 tümör) ya da daha ileri tümörler (grade 3
tümör) şeklinde ayrılmaktadır. Adet düzensizliği ya a menopoz sonrası kanama
nedeniyle rahimden biyopsi alınan hastalarda değişen oranlarda rahim kanseri
tanısı konmaktadır. Rahim kanseri tanısı alan kadınlarda hastalığın
yaygınlığını anlamak için pelvik MR, karın tomografisi ve PET CT gibi tetkikler
ameliyat öncesinde yapılarak, planlanan operasyonun ne kadar geniş olacağına
karar verilmektedir. Rahim kanserinin ana tedavisi rahimin alınmasıdır.
Hastanın yaşına ve tümörün alt tipine göre özellikle genç, 45 yaş altı
hastalarda yumurtalıklar korunabilmektedir. Rahim kanseri, yayılım olarak lenf
bezlerini tutmaktadır ve rahim kanseri tedavisinde de rahimin alınmasıyla beraber,
karın lenf bezleri de değerlendirilmelidir. Rahim kanserinin alt tipi ve ameliyat
öncesi yapılan MR, BT ya da PET CT tetkiklerine göre lenf bezlerinin çıkarılıp çıkarılmayacağına
karar verilmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda sentinel (bekçi) lenf
nodu konsepti ortaya konmuştur. Normalde hastalığın yaygınlığını anlamak için
pelvik ve paraaortik bölge denen karın içindeki büyük damarlar etrafındaki bölgelerdeki
tüm lenf bezelerinin çıkarılması gerekmekteyken sentinel lenf nod haritalaması
konseptinde rahimle beraber sadece 1 ya da 2 lenf bezesi çıkarılarak ameliyat
süresi kısalmakta ve normalde tüm lenf bezlerinin çıkarılmasıyla ortaya
çıkabilecek komplikasyonlardan kaçınılmış olunacaktır. Sentinel lenf nodu
konseptinde ameliyat sırasında rahim ağzına metilen mavisi ya da indosiyanin
yeşili (ICG) denen özel boyalar verilerek, karın bölgesinde büyük damarlar
etrafında bu boyayı tutan bir ya da iki lenf nodu çıkarılarak ameliyat hızlı
bir şekilde bitirilmektedir. Böylelikle hastada daha az komplikasyon ile gerektiğinde
de radyoterapi, kemoterapi gibi ek tedaviler ameliyat sonrası daha hızlı bir
şekilde verilmektedir. Bununla beraber bu yapılan ameliyatlarda açık cerrahi
yerine kapalı (laparoskopik) cerrahinin seçilmesi onkolojik sonuçları
değiştirmeden hastada daha az ağrı, kan kaybı, daha az yara yeri enfeksiyonu ve
daha hızlı normal hayata dönüşü sağlayacaktır. Menopoz sonrası görülen vajinal
kanamalarda, 40 yaşın üstündeki özellikle uzun süren adet şeklinde olan adet
düzensizliklerinde ve tedaviye rağmen kanamaların devam ettiği genç hastalarda
rahim değerlendirilerek, rahimden parça alınarak mutlaka rahim kanseri ekarte
edilmelidir. Tüm kadınlarımıza sağlık ve esenlikler diliyorum.
Prof Dr Nasuh
Utku Doğan