RAHİM AĞZI LEZYONLARININ VE HPV’YE BAĞLI HASTALIKLARIN KOLPOSKOPİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ

RAHİM AĞZI LEZYONLARININ VE HPV’YE BAĞLI HASTALIKLARIN KOLPOSKOPİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ

HPV en sık görülen cinsel yolla bulaşan virüstür. Dünya verilerine göre cinsel aktif olarak tüm kadın ve erkeklerin neredeyse yarısı HPV virüsü ile hayatlarının bir dönemimde enfekte olmuşlardır. Türkiye’de kadınlarda yüksek riskli HPV tipleri rahim ağzından alınan örneklere göre %10-15 arasında değişmektedir. HPV’nin kadın genital sistemini ilgilendiren birçok çeşidi bulunmaktadır. Rahim ağzı kanserine yol açan HPV tipleri yüksek riskli HPV tipleridir. Bunlar başta HPV tip 16 ve HPV tip 18 olmak üzere birçok tipi içermektedir. Vulva denilen, kadın dış genital bölgesinde siğillere yol açan HPV tipleri ise tip 6 ve tiptir, bu tipler siğile sebep olurken rahim ağzı kanser gelişimde rol oynamazlar. HPV enfeksiyonları bu kadar sık görülmesine rağmen. Çoğu enfeksiyon iki yıl içinde kendiliğinden gerilemektedirler fakat saptanmayan ve iki yıldan daha uzun süre sebat eden yüksek riskli HPV enfeksiyonları rahim ağzı kanserine gidişatta en önemli risk faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadınlar HPV virüsü ile enfekte olduklarını öğrendiklerinde ciddi endişeye kapılmaktadırlar. Fakat yüksek riskli HPV enfeksiyonu tanısı almak herhangi bir kanser olduğu anlamına gelmez. HPV enfeksiyonu kapıldıktan sonra kansere gidişat uzun süre almaktadır. HPV enfeksiyonu, sonrasında HPV’nin vücuttan temizlenememesi, 2 yıl vücutta kalması, sonrasında kanser öncüsü lezyonların oluşması ve aşikar kanser oluşması 5-8 yıl arası bir süreç içinde olmaktadır. Tabiki, sigara kullanımı, bağışıklık sistemi hastalıkları (AIDS, organ transplantasyonu), kanser gibi kronik hastalıklar, beslenme bozuklukları gibi durumlarda kansere gidişat daha hızlı olmaktadır. Bu nedenlerde dolayı kansere gidişatı engellemek jienkoloğun asıl hedefi olmaktadır ve düzenli kontroller, tarama testleri çok önem kazanmaktadır. Tarama testleri PAP test dediğimiz yöntemle, ya da sıvı bazlı sitolojik yöntemlerle rahim ağzından hücreler toplanarak sitoloğun bu hücreleri inceleme yöntemi şeklinde olabilirken, şu anda da Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı şekilde sadece HPV tarama testleri olarak da yapılabilmektedir. Smear testleri (PAP test ya da sıvı bazlı sitolojik tarama) üç yılda bir yapılmaktayken, HPV testi normal popülasyonlarda beş yılda bir yapılmaktadır. Smear testlerinde ya da yüksek riskli HPV testi pozitifliği durumlarında rahim ağzı kolposkop denen ışıklı büyüteç içeren cihazla incelenmelidir. Asetik asit ve lügol denen belli boyalarla rahim ağzı boyanarak, boya tutma özelliklerine göre rahim ağzı büyük büyütmeyle kolposkopi eşliğinde incelenmektedir. Bu şüpheli alanlardan lokal anestezi yapılarak küçük parçalar alınmaktadır. Ofis, muayenehane şartlarında yapılabilen kolposkopik muayene yöntemi ağrısız, hızlı bir muayene şeklidir. Boyanma paternine göre lezyonun derecesi kabaca belirlenebilir. Bazen aşikar küçük kanserler de dış bakıda gözle görülememesine rağmen kolposkopik inceleme ile tanı konulabilmektedir. Kolposkopik inceleme ile rahim ağzı lezyonları, HPV pozitifliği gibi birçok durumda çok değerli incelemeler yapılmaktadır ve bu konudaki deneyimli hekimler düşük dereceli lezyonlar, yüksek dereceli lezyonlar ya da kanser ayrımını yaparak, gerekli yerlerden uygun şekilde biyopsi alınabilmektedir. Bu tür tarama ve pozitiflik halinde uygun tanı yöntemleri ve gerektiğinde konizasyon ya da LEEP gibi basit işlemlerle küçük lezyonlar kansere ilerlemeden basit bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Tüm kadınlarımıza taramalarını düzenli şekilde yaptırmalarını öneriyorum ve sağlıklı günler diliyorum.