Menopoz sonrası kanamalar önemli midir rahim kanseri belirtisi olabilir mi?

Menopoz sonrası kanamalar özellikle rahim kanseri erken belirtisi olabilir. Bu nedenle az da olsa menopoz sonrası kanamalar mutlaka ciddi şekilde incelenmelidir. Menopoz tanım olarak özellikle kadınlarda ellili yaşlar sonrasında bir yıl süreyle adet kanamasının olmamasıdır. Menopoz kadınlarda farklı şekilde ortaya çıkabilir. Menopozal süreç bir geçiş evresi olarak karşımıza gelebilir yani hastaların bir kısmı menopoza girerken adet miktarı azalır süresi kısalır iki üç ayda bir adet görebilir. Bu nedenle menopoz tanısı önlenmelidir. Menopozda olduğu bilinen bir hastada vajinal kanama olması mutlaka araştırmayı gerektirir. Çünkü bu tür kanamaların altından%10 – 15 oranında rahim kanseri çıkabilmektedir. Bunun haricinde rahim duvarı karşılaşmaları, karşılanmamış östrojen kullanımı, endometriyal polip gibi organik patolojiler olabilir. Vajen geldiğini düşündüğümüz kanamaların bir kısmı da rektum ya da mesaneden geliyor olabilir.  Hemoroidler, nadir de olsa kolon kanseri, mesane patolojileri, taş kum dökme gibi durumlarda genital bölgeden kanamalar olabilir. Menopoz sonrası kanama şikayeti ile başvuran hastalarımız da öncelikle detaylı bir hikaye alınmaktadır. Diğer sebeplere bağlı kan sulandırıcı ilaç kullanımı gibi durumlar kanamayı tetikleyebilir. Sonrasında detaylı bir muayene yapılmaktadır. Ultrason rahimdeki ve etraf dokudaki patolojileri çok iyi bir şekilde gösterebilmektedir. Rahim iç zar duvarı, rahim duvarı yumurtalıklar etraf dokular ultrason ile çok ayrıntılı bir şekilde değerlendirmelidir. Genellikle muayene ve ultrasondan sonra histopatolojik tanı amaçlı rahim iç zarından küretaj şeklinde biyopsi alınmaktadır. Çoğu hastada muayene sonrasında muayenehane şartlarında biyopsi rahatlıkla alınabilmektedir. Yapılan lokal anestetik uygulamalardan sonra biyopsi işlemi ağrısız olarak yapılabilmektedir. Lokal anesteziyle yani hasta uyumadan muayenehane şartlarında yapılan biyopsiler oldukça güvenilir sonuçlar vermektedir. Yapılan çalışmalarda lokal anesteziyle muayenehane şartlarında alınan biyopsilerle anestezi altında küretaj şeklinde alınan biyopsilerin arasında doku tanısı açısından fark olmadığı gösterilmiştir. Bu nedenle ilk aşamada ofis şartlarında basit şekilde ağrısız alınan biyopsi tanı için yeterli olmaktadır. Fakat yaşa bağlı rahim ağzı değişiklikleri olan rahim ağzının çok dar olduğu hasta gruplarında lokal anesteziyle biyopsi almak her zaman uygun olmayabilir. Bu tür hastalarda veya bir hepsini yetersiz geldiği kadınlarda ya da kanama tekrar ettiği takdirde mutlaka anestezi altında küretaj şeklinde biyopsi alınmalıdır. Bu işlem her ne kadar genel anestezi altında yapılsa da günübirlik cerrahi kapsamında değerlendirilmektedir ve hasta aynı gün evine gidebilmektedir. Anestezi altında yapılan işlemlerde gerekli hastalarda biyopsi alınmadan önce rahim iç duvarı histereskopi denilen özel bir aletle ya da kamerayla incelenebilmektedir. Bu şekilde rahim iç duvarı direkt olarak görülebilmekte gerekli yerlerden biyopsi alınabilmekte ve patolojiler direkt olarak giderilebilmektedir. O nedenle anestezi altında histereskopik bakıda avantajlı bir girişim olarak karşımıza gelmektedir. Alınan biyopsinin patolojik olarak raporlanmasından sonra gerekli tedaviler uygulanabilmektedir. Rahim kanserleri özellikle menopoz sonrası kanama ile belirti verdiği için erken evrede yakalanabilmektedir ve çoğu vakada sadece basit bir rehim ameliyatıyla kanser tedavi edilebilmektedir. Rahim kanserinin ülkemizde ve gelişmiş olan ülkelerde en sık kadın genital tümörü olduğu düşünüldüğünde menopoz sonrası kanamalar çok da önem kazanmaktadır. Tüm bunlardan dolayı menopoz sonrası kanaması olan kadınların hekime başvurması oldukça önemlidir. Basit bir muayene ve biyopsi işlemiyle altta yatan patoloji saptanabilmektedir ve kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Tüm kadınlarımıza rutin kontrollerini aksatmamalarını ve tarama testlerini zamanında yaptırmalarını tavsiye ediyor ve sağlık mutluluk dolu günler diliyorum.