HPV (Human papilloma virüs) dünyada
cinsel yolla bulaşan en yaygın virüstür. Özellikle 20-30 yaş arası cinsel
olarak aktif kadınlarda sık görülmektedir. Zaman içerisinde vücudun bağışıklık
sistemi bu virüsü temizlemektedir. Fakat hastaların yaklaşık % 10 kadarında bu
virüs vücutta sebat etmektedir. Human papilloma virüs kanser yapma
potansiyeline göre yüksek riskli ve düşük riskli olarak iki alt gruba
ayrılmaktadır. Rahim ağzı ve diğer anogenital tümör ile ilişkili tipler yüksek
riskli tipler olarak adlandırılır.
Kanser tarama programlarında bu yüksek riskli tiplere bakılmaktadır.
Düşük riskli tipler ise daha çok kadınlarda genital siğil dediğimiz
papillomlara neden olmaktadır. Bu nedenle HPV testleri yüksek riskli tipleri
içermektedir. HPV testi sonucu pozitif gelen hastalarda ciddi bir endişe
olmaktadır. Fakat hastada HPV virüsü olmuş olması hastada kanser olduğu,
herhangi bir patolojik bir bulgu olduğu anlamına gelmez. HPV testi pozitif
gelen hastalarda HPV alt tipi ve smear sonuçları önemlidir. HPV alt tipi 16 ya
da 18 gelen ya da smearde herhangi bir anormalliği olan hastalarda kolposkopi
denen işlemin yapılması gerekmektedir.
Kolposkop dediğimiz alet aslında
bir çeşit büyüteçtir. Büyük büyütme ile rahim ağzına belirli boyalar sürülerek
belirli paternde boya tutan alanlardan lokal anestezi ile parçalar
alınmaktadır. Kolposkopi işlemi sırasında hastanın adetinin bitmiş olması,
aktif kanama olmaması, hastanın son 48 saat içinde vajinal ilaç uygulamamış ve
ilişkiye girmemiş olması gerekmektedir. İşlemden 1-2 saat önce alınması tavsiye
edilmektedir. Tüm bu öneriler sonrasında işlemde hastalar ağrı ve acı
hissetmemektedirler. Rahim ağzından
gerekli alanlardan alınan parçalar patolojik olarak incelemekte ve sonuca göre
tedavi şekillenmektedir.
Diğer yandan smeari normal olan,
HPV testinde 16 veya 18 dışı pozitif gelen hastalara bir yıl sonra co-test
dediğimiz smear ve HPV testinin tekrarı önerilmektedir. Sigara içen hastaların
sigarayı bırakmaları hayati öneme sahiptir. HPV virüsü sadece rahim ağzı
hücrelerini enfekte eder. Kana karışa dediğimiz viremi yapmadığı için genel
bağışıklık sistemini uyarmazlar. Böylelikle rahim ağzını enfekte eden HPV
virüsleri kolaylıkla vücudun bağışıklık hücrelerinden kaçarak kalıcı
enfeksiyona yol açabilirler. Vücudun genel bağışıklık sisteminden kaçan
virüsler için tek bağışıklık bariyeri rahim ağzındaki mukus hücrelerini
içindeki doğal antikorlardır. Maalesef sigara kullanımı rahim ağzındaki bu
mukus hücrelerin fonksiyonlarını negatif yönde etkilemektedirler. Bu nedenle
halihazırda sigara kullanan tüm kadınların HPV persistansı açısından sigarayı
derhal bırakmaları önerilmelidir. Koruyucu HPV aşıları da aynı şekilde hayati
öneme sahiptir. Özellikle 9-26 yaş arası evlenmemiş kadınların HPV aşısı
yaptırması neredeyse % 100’e yakın oranda rahim ağzı kanserine karşı koruma
sağlamaktadır.
Sonuç olarak tarama testlerinde
yüksek riskli HPV pozitif gelmiş olması hastada ciddi bir sıkıntı ya da kanser
olduğu anlamına gelmez. Yakın takiple çok büyük bir hasta grubunda iyileşme
sağlanmaktadır. HPV’nin sebat ettiği hasta grubunda da takip ile kansere
gidişat kolaylıkla önlenebilmektedir.